Bu yayınımızda konuğum genç fotoğrafçı Damla Yedisan
Ve bu programda konumuz her yönüyle sokaklar ve Sokaklarda çalışan fotoğrafçılar.
Sokak Fotoğrafçıları.
Misafirim Damla Yedisan'ın kendisini 'Sokak fotoğrafçısı' olarak tanımladığı blogundan takip edebilirsiniz.
http://street-photos.tumblr.com/
Yine Damla Hanıma ait bir özgeçmiş ve programda da üzerinde konuşacağımız 'Samatya' adlı çalışması tanıtım yazısı ile birlikte aşağıda.
Bu hafta sizler için seçtiğim evrensel yüz de bir sokak fotoğrafçısı. İlginç öyküsü ve ilginç fotoğrafları ile
İyi Seyirler.
Damla Yedisan
1986 yılında İstanbul’da doğdu. 2009’da İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Tv Sinema bölümünden mezun oldu. Üniversitede fotoğrafla ilgilenmeye başladı. Galata Fotoğrafhanesi’nde yaklaşık 9 ay Belgesel fotoğraf eğitimi aldı. Buradaki eğitimi süresince çeşitli fotoğraf projelerinde rol aldı. Katkıda bulunduğu “Basın ve İfade Özgürlüğüne Sıkılan Kurşunlar: Gazeteciyi Öldürmek” karma sergisi Documentarist kapsamında Tütün Deposu’nda sergilendi. Bitirme projesi olarak ürettiği fotoröportaj çalışması “Samatya”, Galata Fotoğrafhanesi’nde sergilendi, Fotoğraf Notları dergisinde ve Bianet’te yayınlandı. Ψαμάθεια, Psamatya, Samatya.
Yazı: Onur Doğan
Fotoğraflar: Damla Yedisan
İstanbul’un Bizans’ı en iyi hatırlayan ve hatırlatan semti Samatya. Bir köşesine kıvrılmış, kaderine boyun eğen dar bir sokak; İçkalpakçı Çıkmazı. Bir tarafta dizilmiş iki-üç katlı eski evler, bir tarafta surlar, bir diğer tarafta da demiryolunu ayıran istinad duvarı.
Buranın tarihi, göçlerin tarihi aslında. Kimbilir kimler gelip kimler gitmiştir yüzyıllardır ama, son 60 yıla bakmak bile yetiyor göç acısını hissetmeye.
Önce 6-7 Eylül olayları vuruyor semti… Hâlâ Rum ve Ermeni izlerini görmek mümkün ya evlerde, kendilerini görmek neredeyse imkânsız. O korkunç geceden sonra sürgün oluyor; evleriyle, dükkanlarıyla, kiliseleriyle beraber hatıralarını da bırakıp gidiyor gayrimüslimler, istemeye istemeye…
Ama İstanbul bu, neresi boş kalmış ki burası boş kalsın? Bu sefer de doğudan; Mardin’den, Malatya’dan, Bitlis’ten, Diyarbakır’dan iş bulurum diye düşleyenler, köyü boşaltılanlar, hatıralarını ayrıldıkları yerde bırakıp dolduruyorlar sokakları. Ama hemen hepsi memleketinin özlemini duyuyor. Onlar da sürgün ediliyor aslında, hayat koşulları tarafından. İstemeye istemeye yerleşiyorlar Samatya’ya.
Ama yine de, iyi kötü sürüyor burada hayat. İstanbul’un “fazla gelişmiş” karmaşasından uzak, herkesin birbirini tanıdığı, sokaklarda çocukların beraber oynadığı, bisiklete bindiği, kedilerin araba altında kalma korkusu olmadan özgürce gezindiği bir yer Samatya. İşsizlik gırla, gelir seviyesi çok düşük ama çabalıyor insanlar tutunmak için. Pek çoğu İstanbul’da kalmak zorunda olduğundan, burada yaşamaktan memnunlar. Burası onların “evi” artık. Ama sürgün yine yaklaşıyor…
Kentsel dönüşüm adı altında gerçekleşen tahribat ve yıkımdan, tarihi doku kadar insanlar da nasibini alıyor. Samatya sakinleri de yerlerinden edilmek isteniyor. Üstelik bu sefer, o büyük geçmişten ne var ne yoksa süpürülecek gibi görünüyor.
-------------------------
2008 yılında Şikago’daki bir müzayede salonu koleksiyonuna 1930 ve 1990 arasında 1000’in üzerinde siyah beyaz negatif filmin (Kodak tri x120) olduğu bir kutuyu da ekler. Fotoğrafçılar ve fotoğrafı seven kişiler dışında kimsenin ilgisini çekmeyecek bir bölüm. O zamanlar fotoğrafa ilgisi yeni başlamış John Maloof katıldığı bu müzayedede içinde basılmamış siyah beyaz 120 film bulunan bu kutuya sahıp olduktan sonra filmleri işleme aldığında çıkan ürünlerin çok özel olduğunu farkeder. Bir kaç ay sonra yine filmlerle uğraşırken çıkan filmlerin arasında fotoğrafçının adının yazılı olduğu zarfı bulur. Müzayede salonuyla irtibata geçtiğinde fotoğrafçı hakkında hasta olduğu ve filmlerin basılmasının onu rahatsız edebileceği bilgisi dışında hiçbirşey elde edemez. Zarfın verildiği -19. yy sonlarında kurulmuş olan- Şikago’daki ‘Central Camera Company‘ adlı fotoğrafçı dükkanına gider. Mağazada çalışanlar zarfın üzerinde adı yazılı fotoğrafçıyı , Vivian’ı hemen hatırlarlar. Rolleiflex ve 35mm makineler kullandığını kendinden emin, ağzı sıkı, gerekli olmadıkça konuşmayan, ne istediğini bilen bir kadın olduğunu da eklerler.
Vivian Maier
Çıkan fotoğraflarla birlikte fotoğrafçıya duyduğu hayranlık Vivian Maier’i bulmasını daha çok teşvik eder. Vivian Maier ismini Google’da arattığındaysa ‘Chicago Tribune’de ölüm ilanıyla karşılaşır. İnternette araştırmasından sadece 3 gün önce Vivian vefat etmiştir.
Vivian hakkında daha fazla bilgi edinebileceği kişilere ulaşmak için tekrar tekar dener. İlanın yayınlandığı yere defalarca mesaj bırakır. Geri dönen olmaz. Sonunda Vivian’ın bir zamanlar bakıcılık yaptığı çocuklara ulaşır.
Çocukların verdiği bilgilere gore;
Vivian Fransa doğumlu olup çocukken Amerika’ya gelmiş önce bir şeker dükkanında çalıştıktan sonra bakıcılık yapmaya başlar. İngilizceyi çalıştığı işlerden ziyade gittiği tiyatro gösterileriyle ögrenmiş, anti-katolik ve güçlü bir feminist. Kimseye göstermediği fotoğraflar çeker, sürekli fotoğraf makinası boynunda dolaşırmış. Fotoğrafın yanı sıra sinema eleştirisi konusunda da yetenekli olup kendini daha çok bu şekilde tanıtan Vivian’in en tipik özelliği taktığı büyük şapkalar, erkek ceketleri ve erkek ayakkabılarıymış.
Bu işe gönül vermiş Maloof ise Fransız fotoğrafçının çalışmalarını biraraya getirebilmek için bir proje yürütüyor. Maloof Vivian Maier’in fotoğraflarını şurada sergilemektedir; (http://momografik.wordpress.com/)
Duyurular
Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Bir "Bekleyiş" Öyküsü
Fotoğraf sanatçısı Yücel Zorlu, "Bekleyiş" adlı fotoğraf sergisi ile 9 Aralık 2010 - 3 Ocak 2011 tarihleri arasında fotoğraf severlerle ikinci kez buluşuyor.
İlk gösterimi 22. İFSAK İstanbul Fotoğraf Günlerinde gerçekleşen sergide; 2009 yerel seçim öncesinde yapımına müsaade edilen fakat seçim sonrasında kaçak yapı gerekçesi ile yıkım kararı alınan Kazım Karabekir Mahallesi Cemevi için mahalle sakinlerinin karşı duruş öyküsü anlatılıyor.
Zorlu'nun fotoğraflarına yansıyan, sessiz fakat sonu zaferle biten "Bekleyiş" öyküsü sadece bir cemevi inşaatının yıkımına karşı nöbet tutan insanları değil bu insanların hayatlarına da ışık tutuyor.
Tarih: 9 Aralık 2010 – 3 Ocak 2011
Yer: Nazım Hikmet Kültür Merkezi Sergi Salonu
Adres: Ali Suavi Sokağı (Sanatçılar Sokağı), No: 7 Bahariye - İstanbul
Tel: (0216) 414 22 39
Mimarlar Odası Allinoi Etkinliği
SU İÇİN [ DE ] ALLIANOI
SU PERİSİ İSTANBUL’DA
MİMARLAR ODASI / ALLIANOI GİRİŞİM GRUBU
Bir yanda 2001 yılında alınan 1.Derece Arkeolojik Sit kararı diğer yanda aynı kurumun ancak sanki başka bir ülkenin koruma (!) kurulunca alınan mille kapatma hükmü. Kararın iptali beklenirken hukuk çiğnenerek el çabukluğuyla kumla kapatılan bir ALLIANOI. Kaçak kumla adeta kendi kendini yok etmesi beklenen 2000 yıllık dünyanın en önemli antik sağlık merkezlerinden biri.
9 yılda tırnakları ile kazanların gözlerinin önünde bir kültür varlığı katledilmek isteniyor.
Anadolu ve Mezopotamya’nın geçmişidir silinmek istenen. 1998 yılında başlayan kazı çalışmalarıyla ancak % 20’si gün ışığıyla buluşmuş Galenos’un sağlık evi bugün karanlığa, çamura gömülerek geleceği düşleyenlerin umutları ellerinden alınmaktadır. Oysa direniş ve mücadele bilimin temel ilkelerindendir. Günümüzün aydın insanları bir araya gelerek İstanbul’da bir ay sürecek olan SU İÇİN [ DE ] ALLIANOI için gerçekleşecek etkinlikler nedeniyle hazırlamış oldukları resim, fotoğraf, grafik, seramik ve karikatürlerle seslerini bir kez daha duyurmaya hazırlar. Bu çalışmaların yanı sıra panel, konserler, belgesel ve söyleşilerde sadece ALLIANOI değil, baraj ve HES’ler nedeniyle mücadelede ortak hareket eden bir çok demokratik kitle örgütü de yer alacaktır.
TMMOB ve Allianoi Girişim Grubu ortak çalışmasıyla gerçekleştirilen etkinlikler.
12 ARALIK 2010 Saat: 15.00'te Taksim’de Tramvay durağında toplanılıp Karaköy’e yapılacak yürüyüş ile başlayacak, yine aynı gün Saat: 18.00'de Mimarlar Odası'nda sergi açılışı ve konserle sürecektir.
ADRES:
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Kemankeş Cad. No:31 Beyoğlu - İSTANBUL
Pieter ten Hoopen Fotojurnalizm Atölyesi
World Press Photo 2010 Sergisi Etkinlikleri 01
Pieter ten Hoopen Fotojurnalizm Atölyesi
Hollandalı fotoğrafçı Pieter ten Hoopen, Forum İstanbul’un 17 Aralık 2010 - 9 Ocak 2011 tarihleri arasında ev sahipliği yapacağı World Press Photo 10 (Dünya Basın Fotoğrafları 2010) sergisi etkinlikleri kapsamında, 16-17-18 Aralık tarihlerinde düzenlenecek ücretsiz fotoğraf atölyelerini yürütmek üzere İstanbul’a geliyor.
Atölyeler basın fotoğrafçılarına, bağımsız çalışan fotojurnalistlere, üniversitelerin fotoğraf bölümlerinde okuyan öğrencilere, basın fotoğrafına ilgi duyan amatör fotoğrafçılara açık olacak. Pieter ten Hoopen’in, bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmalarda konularını nasıl seçtiğine ve onları hayata geçirirken izlediği yöntemlere odaklanan geniş kapsamlı bir sunumla başlayacak olan atölyeler, fotoğrafçının katılımcıların çalışmalarını teker teker değerlendirmesi, önerilerde bulunması ve tartışmalarla devam edecek.
1974 doğumlu ten Hoopen, biri Günlük Hayat kategorisi Hikâyeler dalında mansiyon ödülü, diğeri de Portreler kategorisi Tek Fotoğraflar dalında ikincilik ödülü olmak üzere bu yılki World Press Photo yarışmasında iki ödül kazandı. 1999’dan beri İsveç’te yaşayan ve Stockholm’deki Nordens Fotoskola’da fotojurnalizm eğitimi alan fotoğrafçı, geçtiğimiz yılki yarışmada da Günlük Hayat kategorisi Hikâyeler dalında birincilik ödülü kazanmıştı. İskandinavya’daki çeşitli okullarda fotojurnalizm eğitimi veren ve uluslararası basında çalışmaları yayımlanan ten Hoopen, Agence VU (Paris, Fransa) tarafından temsil ediliyor.
Atölyelere katılmak isteyenlerin, kısa bir özgeçmişle birlikte daha önce gerçekleştirdikleri (maksimum 20 fotoğraftan oluşan) bir fotoröportajı, 10 Aralık 2010 tarihine kadar Geniş Açı Proje Ofisi’ne ulaştırmaları gerekiyor. Fotoğrafların hangi formatta gönderilmesi gerektiği ve atölyeler ile ilgili ayrıntılı bilgi için:
Geniş Açı Proje Ofisi
(212) 251 70 03
http://www.gapo.org/wpph10atolye.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder