13 Ekim 2010 Çarşamba

Program No : 13 Yayın Tarihi - 14 Ekim Perşembe




Benim duygularım ne alacağınla ilgili değil. Daha çok ne verebileceğinle ilgili. Ne öğreneceğin önemlidir. Bir fotoğraf makine-siyle öğrenebileceğiniz öyle çok şey var ki. Kendimizi de başkalarını da eğitmek için mükemmel bir araçtır makine. Sabırlı olmamız gerekir. Başkaları ile paylaşacak şeyler buluncaya kadar denemek ve öğrenebil¬diğimiz kadar öğrenmemiz gerekir. Bu da hemen olabilecek bir şey değildir.
Ben fotoğraflarımı çekebilmek için polislerle tüm ülkede altı bin saat dolaştım. Orada olmak, olanları yaşamak gerekliydi.


Küçük bir çocuğun babasına bağırışının fotoğrafını yakaladı-ğımda bir aydan fazla bir süredir polislerle beraber Minneapolis'teydim. Genellikle iki'den dört'e kadar olan nöbette onlarlaydım. Hiçbir şey olduğu yoktu. Olan şeyleri ben çoktan görmüştüm. Defalarca insanlara "Bir fotoğraf çekebilir miyim?" diye sordum, fakat hep "hayır," cevabını aldım. Ben de bunun üzerine gözlemledim ve bekledim. İnsanların hayır deme haklarına saygı duyarım. Bu onur kırıcı bir durum değil. "Anladım, sen bilirsin," derim.


Tamam. Gözlemleyerek öğreniyordum fakat bir noktada artık fotoğrafı çekmem gerekiyordu.
Gece gündüz arabayla dolaşıyordum. İlk çağrıyı bir çocuktan almıştık. Sabah erken bir saatti, benim makinemde flaş yoktu. İçeri girdik, perdeler kapalıydı ve çok karanlıktı. Kapıdaki kadın "Kocam arka odada," diye bağırıyordu.
Polis   içeri   girdi.    Ben   kadına   "Hanımefendi,   ben   Life dergisindenim.  Bu  noktadan  sonra yaşanacak her şeyin  fotoğrafım çekmeme   izin   veriyor   musunuz?   Burada   neler   olacağını   henüz bilmiyorum, fakat sizin izniniz olmadan hiçbir fotoğrafı yaymlamayaca-   
ğıma dair söz veriyorum," dedim. Bunu çok hızlı söylemiştim. Kadın "Tamam, umrumda bile
değil," dedi. Bunun üzerine ben de polislerin arkasından gittim ve fotoğraf çekmeye başladım. Küçük çocuk ağlıyordu ve "bıçağı yatağın altın-  da," diye bağırıyordu. Yatağı kaldırdılar. Ben flaşımı çıkarmaya çalışıyordum, çünkü oda karanlıktı. Tavandaki ışığı kullanmam gerekiyordu. Titriyordum, kendimi Columbo gibi hissediyordum. Polis adamın ellerini kelepçelemeye çalışıyordu ve her çırpınışında adamı dövüyorlardı. Kadın ağlıyordu, polisi durdurmaya çalışıyordu. Sonunda adamı oturma odasından çıkarmayı başardılar. Elimde fotoğraf makinesiyle onları izliyordum. Birden küçük çocuk babasını parmağıyla göstererek daha önce hiçbir yerde hiç kimseden duymadığım sözler söylemeye başladı. Bizler çocuğun ağzından dökülen o öfkeli sözleri duyunca donakalmıştık. Adamı polis arabasına götürdüler. Hikayeyi adamın ağzından da dinlemek için karakola gidecektim.
Tam  oradan  ayrılırken  kadına  "Hanımefendi,  bu  baskılara gelince..." derken o, lafımı kesip "Hangi dergidendiniz?" diye sordu ben de "Life" dedim. Kadın    "Ben    irce'densiniz    sanmıştım.    Olmaz," dedi. "Tamam" dedim, buna alışıktım. Polis arabasında adam, karısına on yıldır hiç şiddet gösterme-diğini söyledi. Bir terapi programmdaymış. Alkolikmiş eskiden. Artık içkiyi bırakmış, fakat bu kez de kadın uyuşturucu kullanmaya ve ailenin tüm birikmiş parasını harcamaya başlamış. Adam tükenmişti. İşin bu tarafı hep gözden kaçardı. New York'a döndükten sonra filmi yıkadım. Çocuğun babasına bağırdığı fotoğrafın en iyisi olduğunu biliyordum. Life'tan Peter Howe resmi gördü ve istedi. Fakat henüz anne babanın onayını almamıştım.

Bir ay sonra, bir cumartesi öğleden sonrası, Minneapolis'e
evlerine gittim. Kapıyı adam açtı. Neden orada olduğumu söyledim o da
"İçeri gir, karımla konuş, biz tekrar beraberiz," dedi. Fotoğrafı onlara gösteremezdim, derginin politikası buydu. Fakat onlara tarif ettim. "Bu bir çocuğun gerçekten ne hissettiğini gösteren en acıklı fotoğraf. İnsanların, babalar annelerini dövdüğünde çocuklarının neler hissettiklerini anlamaları gerekiyor," dedim.
Anlaşmayı imzaladılar.

---------Donna Ferrato

Bu Yayında Fotoğraf etiği üzerine konuşuyoruz. Programımızın evrensel yüzü ise Donna Ferrato.

Daha çok Living with the Enemy adlı aile içi şiddeti konu ettiği projesi ile tanınan Ferrato'nun aynı çalışmasından kısa bir seçkiyi aşağıda bulabilirsiniz.  Ayrıca  http://www.abuseaware.com/gallery.php
adresinden daha geniş bir izlenim edinebilirsiniz. 

Donna Ferrato, Boston'daki Garland Yüksek Okul'una gitti ve 1976'da serbest fotoğrafçı olarak çalışmaya başladı. Black Star Fotoğraf Ajansı'nın eski üyelerinden olan Ferrato'nun Life, Stern, People ve New York Times gibi dergilerde işleri yayınlanmıştır.
1985'te bir dergi için yaptığı iş sırasında, bir adamın karısını dövmesine tanık olmuş ve bu konuda yaptığı çalışma ile W. Eugene Smith Bursu'nu kazanmıştır. Ferrato ülkedeki acil servisleri, sığınma evlerini gezmiş, kadın terapi gruplarına ve kendini savunma derslerine katılarak ev içi şiddetin farklı boyutlarını ve bazen eylemlerini fotoğraflamıştır. Bu öykü ilk 1987'de Philadelphia Inguirer'da yayınlandı ve sonradan 1991'de Living With the Enemy adlı bir kitaba dönüştürüldü. Aynı yıl Ferrato, Ev İçi Şiddet Farkındalık Projesi, (Domestic Abuse Awareness Project, DAAP) adlı kar amacı gütmeyen bir organizasyon kurdu. Ferrato'nun fotoğrafları satılarak elde edilen gelir ev içi şiddetle savaşmak için kullanılıyordu.
Ferato'nun kazandığı ödüller arasında Robert E. Kennedy İnsancıl Fotoğraf Ödülü ve Kodak Kristal Kartal Ödülü bulunuyor.



Kaynak :  Çağımızın Tanıkları
Belgesel Fotografçılar Anlatıyor
FV Fotografik Vizyon Yayınları
Ken Light
İstanbul / Şubat 2006














Duyurular - Etkinlikler

FOTOGRAF SERGİSİ
İSTANBUL YARIŞIYOR
Gültekin ÇİZGEN - Altan BAL - Arda OLGAÇ - Bülent ÖZGÖREN
Cenk GENÇDİŞ - Fazıl H. YILDIRIM - Hamdi KARDENİZ - H. Bahar KALELİ
Işık KAYA - Kurtuluş ARI - Mete ÇARKCI
16 EKİM - 23 KASIM 2010

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında, sanat yönetmenliğini ve küratörlüğünü Gültekin ÇİZGEN’in, proje koordinatörlüğünü Cenk GENÇDİŞ’in üstlendiği FOTOGRAF GEÇİDİ: İSTANBUL 2010’un on dördüncü sergisi “İSTANBUL YARIŞIYOR, 16 Ekim 2010 Cumartesi günü saat 19.00’da gerçekleştirilecek kokteyl ile açılacak.
Serginin katalogu da aynı gün izleyicilere sunulacak.

11 kişilik fotografçı grubunun
2 aylık süre ile geceli gündüzlü yaptıkları çalışmalardan sanat yönetmeni ve küratör Gültekin ÇİZGEN’in yaptığı seçkide 32 adet 60 x 90 cm ebatlarında fotograf yer alıyor. 

-------------------

Hakan Çınar Fotoğraf Sergisi : Kahvehane Halleri  İfsak Sergi Salonu 
 
 
 -------------------
 
"Fotoğraf ve Edebiyat" -  Yasin Ceylan

09 Ekim 2010, Cumartesi , 17:00  
Sergileme: 09 - 22 Ekim 2010
 
İFSAK İbrahim Zaman Sergi Salonu


 --------------------

Söyleşi - Özcan Yaman                                                                              
Genç Fotoğrafçılar ve Mecra Sorunları Üzerine

14 Ekim 2010, Perşembe, 19:30
Nurettin Erkılıç Gösteri Salonu

Özcan Yaman
1962, Bafra,Samsun doğumlu
1988, MSÜ-GSF- Fotoğraf ana sanat dalı mezunu
1985-1991,  Yıllarında İst. Belediyesi Şehir Tiyatroları Sahne fotoğrafçılığı yaptı.
1991- 2009,  Reklam fotoğrafçılığı ve belgesel/enstantene fotoğrafçılığı yapmakta. Atelye Alaturka�da çalışmaktadır.
Sanat � kültür konularında Demokratik kitle örgütleriyle çalışmalar yapıyor. �Karşı Sanat Çalışmalarında� yer almaktadır.
Evrensel Gazetesi ve Evrensel Kültür Dergilerin de Fotoğrafları ve yazıları yayınlanmaktadır. Dergi ve kitap kapak tasarımları yapmaktadır.
Halen Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.

 ------------------
Ender Enön "İSTANBUL 2010-3D-3 Boyutlu Fotoğraf Gösterisi" 

26 Ekim Salı19:00AKBANK SANAT               



Esas eğitimi gemi ve makine mühendisliği olan Ender Enön gençlik yıllarından beri özellikle 3 boyutlu görüntülere meraklı iken bu tekniğin ve donanımın ortadan kaybolmasıyla bu hobisine uzun süre ara vermiş ve son yıllarda dijital foto ve bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle kendini, yeniden gündeme gelen bu ilginç konunun içinde bulmuştur.
Ender Enön,İstanbul konulu bu gösteride çekilen 3 boyutlu fotoğraflar ile izleyenleri eğlenceli ve şaşırtıcı bir geziye çıkartıyor.
3 boyutlu fotograf-video tekniğinde yanyana iki kamera ile çekilmiş kareler bilgisayar yardımı, optik düzen ve özel gözlüklerle derinlikli tek bir fotograf olarak algılanması sağlanır.
Katılımcı sayısı sınırlıdır. Davetiyeler etkinlik günü etkinlik saatinden 1 saat öncesinde Akbank Sanat gişesinden temin edilebilir.

Etkinlik Ücretsizdir.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder